9 Eylül 2013

Dünyada olmak 'dünyacı' olmamak..

Dünya malı insan içindir; lakin insanın helaki de mal yüzündendir. Sır şuradadır ki ne koyup kaynatırsan içine, pekmezin tabiatı onu kendine benzetir. İş kendi varlığını koruyabilmede. Öte yandan tek damla zehir bir bedeni yok edebilir. Demek ki bünyeden bünyeye fark vardır.Kendine güvenmiyorsa insan dünya ile sınanmaktan sakınmalı, bunun için dua etmeli.Dünya, gönül ehli insanlar için bile yaman bir sınanma meydanıdır.

Bu sırrı anlatan güzel bir hikâye: 

Sultan Ahmet'le aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri... Biri memlekette sultan. Diğeri gönüller sultanı; lakin birbirlerini de pek severler. Sultan Ahmet, gönülden bağlıdır Hüdayi Hazretleri'ne bir hediye sunmak ister ona. Mürşidi bu hediyeyi kabul ederlerse çok mutlu olacaktır.

Sultan, düşündüğü münasip hediyeyi bir gün Hüdayi Hazretleri'ne gönderir ama korkulan olur, hediye kabul edilmez. Bu reddediş, Sultan'a karşı gelmek, onu kırmak mânasına gelmez şüphesiz. Bir prensip meselesi. Allah dostlarının dünya metaına bakışının bir ölçüsü.
Sultan Ahmet, iade edilen değerli hediyeyi bu defa devrin maneviyat büyüklerinden Abdülmecid Sivasi'ye gönderir. Ve hediye kabul edilir.
Şimdi izaha muhtaç hayret-feza bir durum ortaya çıkmıştır.

Sivasi Hazretleri'ne söylerler: Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri bu hediyeyi kabul etmedi.
Cevap gelir:
- Hüdayi Hazretleri bir karga değil ki leşi kabul etsin!
Şimdi büyük bir istifham doğmuştur.
Bu defa Aziz Mahmud Hüdayi Hazret-leri'ne gider, soruya çevirerek ona sorarlar:
- Sizin kabul etmediğiniz hediyeyi Şeyh Sivasî kabul etti.
Cevap gelir:
- Onun açısından bir mahzur yoktur çünkü derya bir miktar çamurla bulanmaz.


Ölçüye çok dikkat etmeli. Dünyada olmak ama 'dünyacı' olmamak. 

Mal, mülk, şöhretin merkezinde olunsa da kalp selametini hep korumak!




M. Said Türkoğlu

24 Ağustos 2013

Ahhh Kalbim..

En ağırı bir dosta derdini anlatmaya çalışmak. Yüzüne bakıp da derdini hissetmeyen dosta kelimelerin zaten gücü yetmez..
 
Tarık Tufan




"Allah’tan başka kimsem yok" dedi kadın.
Bir yanıyla dibi görünmeyen yalnızlık diğer yanıyla her şey umut.

Tarık Tufan
 

Hadi birlikte İnşirah okuyalım, Allah
kalbimizi genişletir
Merak etme hiç bir tahayyül, mukadder olanı değiştirmeye yetmez.
Kalbini ferah tut. Dua edelim.
Şurada güneşe ne kaldı.

Tarık Tufan

22 Ağustos 2013

ALLAH’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!



ALLAH’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..

Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok,ALLAH için ve ümmetin namusu için kızacak?..
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..
  Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!..Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!..

Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,ALLAH için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?..
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!..
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!..
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!..
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!..
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..Temennimiz, ALLAH’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!..Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! ALLAH aşkına, bari aleyhimize olmayın!..


Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..

ALLAH’ım!
 Sana şikayette bulunuyorum..
 Sana şikayette bulunuyorum..
Sana şikayette bulunuyorum..

Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum..
 
Sen mustazafların RABBisin..
 Sen bizim RABBimizsin Bizi kime bırakıyorsun?..
Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?..

ALLAHım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum…

Sana şikayette bulunuyorum!
 Gücümüz dağıldı ve Birliğimiz bozuldu Yollarımız ayrıldı Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikayet ediyoruz…
ŞEYH AHMET YASİN
 Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!  
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! 
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! 
 Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!
  Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!
  Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! 
 Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! 
 Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! 
 Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! 
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!
:( 

Ne söylenir; ne yazılır..

Rabbim katından indireceğin her hayra muhtacız.. 

22 Temmuz 2013

Mızıkadan..

 Fotoğraf: "Ramazan bir hakem gibi çalar düdüğünü ve oyunu durdurur. Herkesin yerinde donup kaldığı an,haritada yerimizin gösterildiği. Irmak mı dere mi olduğumuzu fark ettiğimiz."

Ali Ural

"Önümüzdeki en büyük engele yani kendimize “Yolumdan çekil!” demedikçe başkalarından şikayet etmeye ne hakkımız var! 

Kendine ayağı takılmadan yürüyebilen insana kim çelme takabilir!"

Ali Ural

20 Temmuz 2013

dİL / derT




Hiç kimse bir dili derdini anlatabilecek kadar öğrenemez..
Dert dile sığsa dert olmaz..

TARIK TUFAN

12 Temmuz 2013

Ramazan, Kur’an yörüngeli bir hayata adımdır..

 
Ramazan ayı gelmeden evlerde, camilerde ve kurslarda mukabeleler başladı.

Ebu Davud’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sizin en hayırlınız Kur’an-ı Kerim’i okuyan ve okutanınızdır.” Ramazan ayının Kur’an ayı olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukukçusu Doç. Dr. Abdüsselam Arı, Peygamber Efendimiz’in (sas) her Ramazan ayında Hz. Cebrail’e (as) Kur’an-ı Kerim’i arz ettiğini belirtiyor. Kur’an okumanın büyük sevabı olduğunu aktaran Arı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kur’an-ı Kerim’i okumadaki asıl amaç, Kur’an lafızlarını okuyup bununla yetinmek değil, Allahu Teâlâ’nın insanlığa gönderdiği mesajları anlamak. Ama kişi sadece anlamakla kalmamalı, anladığını yaşamalı ve bunu hayatına taşımalı.”

Bütün bir yıl Kur’an-ı Kerim’i okumak gerektiğine değinen Arı, “Ramazan ayında Kur’an’ı oruçla okumak kişiye ayrı bir tat veriyor. Kişiyi farklı ufuklara götürüyor. Bu anlamda Kur’an’la oruç arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. Geri kalan 11 ayda da okumalar kişiyi dinî hayatında diri tutar. Müslüman oruçluyken kendisini günahlara karşı mesafeli tutuyor.” ifadelerini kullanıyor. Peygamber Efendimiz (sas)’in ahlakının Kur’an olduğunu ifade eden Arı, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Efendimiz (sas), hayatımızdaki en büyük örnek. Amacımız O’nun gibi olmaya çalışmak olmalı. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim’i sadece okumakla kalmayalım ve hayatımıza dönüştürelim.”

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Başkanı  Prof. Dr. Mustafa Ertürk de, bütün aylar için Müslümanlık ya da İslam’ı hayata aksettirmenin aynı olması gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:  “Ramazan’da yoğun bir ibadet olması yönüyle farklılık olabiliyor. Diğer aylarda olduğu gibi Ramazan ayında da Müslümanlar öncelikle Kur’an’ı anlayarak okumalı ki anladığı şeyleri hayatına aksettirebilsin. Bilhassa Hz. Peygamber’in ifadesiyle haramlardan, yasaklardan kesinlikle kaçınmalı, emrettiklerini de elden geldiğince yapmalı.”

Ramazan Müslümanlığı değil, 12 ay Müslümanlığı esas alındığında problemlerin ortadan kalkacağını belirten Ertürk sözlerini şöyle sürdürüyor: “Allah katında en makbul ibadet az da olsa devamlı olanıdır. Yani Nebevi sünnetin ilkesinde, devamlılık esastır.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’i yavaş yavaş, anlayarak okuyup hayatımıza da sindire sindire tatbik ettiğimiz sürece bir anlamı olacak.”

14 Haziran 2013

5 Haziran 2013

Leyle-i Mi'rac, ikinci bir Leyle-i Kadir hükmündedir..




 
Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir. 

 Miraç; üç ayların ilki olan Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Kadir gecesinin de Ramazan'ın 27. gecesi olması ile aralarında çok gizemli bir tevafuk vardır.

Bediüzzaman Hazretleri: "Mi'rac gecesi ikinci bir Kadir gecesi hükmündedir." sözleriyle, bu gecenin Kadir gecesinden sonra en kutsal bir gece olduğunu belirtmişlerdir.


Rabbim; bu günü ve geceyi ruhumuza duyur; günahlarımızdan ve dünyanın ağırlığından kurtulmamız için bir temizlenme vesilesi eyle inşşallah.. 

Miraç asansörüyle Rabbe yükselmek duasıyla..
Hayırlı, bereketli kandiller..


 


30 Mayıs 2013

 
 
 
 
Allah'ım bize;  neyi, nasıl ve nerede konuşacağımızı öğret..
 
 
***

27 Mayıs 2013

Nefsime dip not:



Öğret Rabbimmm..

Seyr-ü Sefana öğret..


Sana hakiki kul olmayı öğret..


Önce,
KuL..
Sonra,
KüL..
Sonra 
GüL
Olmayı öğret Rabbimmm..

Lütfen..
Affet..
Lütfen..

19 Mayıs 2013

Zorunlu Elektrik Kesintisi İstiyorum!




Evimizin çok yakınındaki bir trafonun üzerinde yazan cümle bir hayli ilgimi çekti : “Elektrik kesintisiyle tanışmamış bir kuşak için çalışıyoruz.” Trafonun önünden geçip, her bu cümleyi okuduğumda derin bir ah çekiyorum içimden.

Günümüzde kesintisiz elektriğe mi ihtiyacımız var acaba, yoksa olabildiğince elektrikten kopmaya mı?
Eskiden sık sık elektrikler kesilirdi. Ailece gelmesini beklerdik saatlerce, bir mum ışığı etrafında… Ellerimizle şekiller yapıp, duvardaki gölgelerini seyreder, eğlenirdik: “Bak kuş, bak köpek…” Uzun süre gelmezse mecburiyetin verdiği bir huzurla derin bir uykuya dalardım. Karanlık sadece o gecelerde beni korkutmazdı.
Ya şimdi? Erken uyumak her yaş için bir hayal, evlerin dört bir tarafında priz var ama yetmiyor. Telefon(lar) şarj oluyor bir yanda, bir yanda televizyon(lar), diğer yanda bilgisayar(lar), internet… Hepsi ve daha fazlası tam zamanlı elektrik tüketmede… Peki ya harcanan, tükenen sadece elektrik mi?
En güzel aile zamanları tükenip gidiyor. Medeniyetin zirvelerine çıkacağız diye, sağolsunlar, şirketler hizmet yarışında(!) Bir yandan hizmet elbette, Allah bulanlardan, hayra kullananlardan razı olsun. Ama aile hayatımız ne halde?

“Yine elektrikler kesilse keşke.” demekten kendimi alamıyorum. Şimdiki çocuklar da bilebilselerdi mum ışığındaki gölge oyununun keyfini, ne kadar güzel olurdu. Sönen ışıklarla gözlerimiz biraz dinlense, beynimiz rahatlasa, telaşe bir süreliğine de olsa dursa. Büyük küçük demeden gözlerimizi televizyondan çekebilmenin başka yolu var mı? İnterneti kapatabilmenin, telefonu bir kenara atabilmenin var mı sizce bir başka çaresi?
Gözlerimi kapattım, bir hayal kuruyorum: Ülke genelinde elektrik kesintisi yapılsa. (Topluma hizmet veren, çalışması zorunlu yerler dışında) Kesinti saat tam 20.00-22.00 arası olsa. Gözümde canlanan şu manzara maalesef pek çok evi anlatır sanırım:
Anne: “Tam dizim başlayacaktı, ama artık elektrikler kesildi izleyemem.”
Baba: “Ben en iyisi kahvehaneye gideyim, iki taş atarım, ama orada da elektrik yok, sokaklar da zifiri karanlık, evde kalmaktan başka çare yok…”
Üniversiteli genç: “Bilgisayarda arkadaşlarla yazışıyorduk, nolcak şimdi, saat de çok erken, uykum da yok.”
Liseli genç: “Elektrikler gelince test çözerim, nasıl olsa herkes benimle aynı durumda, ortalamalar yüksek olmaz.”
Çocuk: “Oh be, öğretmenin verdiği sayfalar dolusu ödevin biteceği yoktu. Yaşasın, kurtuldum. (böylece öğretmenler akşam yapsınlar diye çocukların boyunu aşan ödevler veremeyecek.)”
Hatta bu, devletin “aile destek programı” kapsamında yapılan bir uygulama olsa. Haftanın en az 4 günü. Adı “Aile zamanı” uygulaması… Ülke genelinde yapılacak enerji tasarrufunu hayal bile edemiyorum, ama bu şimdilik konumuzun dışında.

Masalların, eski hatıraların anlatıldığı; gölge oyunlarının oynandığı, radyo tiyatrolarının dinlendiği sessiz, loş akşamlar. Aile hep bir arada, bir mum ışığı etrafında göz göze, diz dize… O unutulan kelime oyunları, şiirler, şarkılar, Nasrettin Hoca fıkraları… Bilmeceler “Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane…”
Hayal bu ya, unutulan sohbetler nur gibi aydınlatır belki yüzleri. Perdeler sonuna kadar açılır ve ay ışığının huzuru yakalanır. Çocuklar şimşeklerle, gök gürültüleriyle barışır. Yağmurun cama vurma sesiyle gönüller huzur bulur. Saatin tıktıkları böler odanın sessizliğini, belki de bu sayede zamanın kıymeti anlaşılır. Belki de bu denli karanlık, misafir mağduru olarak susturulan çocukların, aile oyununu tatmamış yavruların yüzünü güldürür.

Zorunlu tasarruf talep ediyorum. İsraf edilen aile zamanları için, yitip giden aileler için, yeni nesillerin geleceği için… Ailelerde sorun çok, gençler laf dinlemiyor, çocuklar hırçın, eşler birbirini anlamıyor, gönüller darmadağın… Çünkü konuşmaya, anlatmaya, göz göze bakmaya zaman yok. Herkes birbirinden kaçarmışçasına kendi alanına kapanıyor, başka dünyalar altında yitip gidiyor ailenin her bir ferdi.
Sadece paranın mı tasarrufu olur, aile zamanlarından tasarruf istiyorum. Hem de acilen, bu akşamdan itibaren.

Ne bileyim benimkisi hayal işte. Belki alışkanlık olur birbirimizin gözlerine dalıp gitmek, birbirimizi dinlemek… Belki sessizliğin dinginliği yer eder zihinlerimizde. Ruhumuz arınır belki bütün karmaşadan, gürültüden…
“Her şeyi devletten mi bekleyeceğiz?” diyenleriniz varsa, en azından birkaç akşam elektrik şalterlerini indirmeye ne dersiniz? Ailenizin ruhunu dinlendirebilmek için; yavrularınızın yüz hatları değişmeden yüzlerini görebilmek; büyümeden seslerini, keşfettikleri kelimeleri daha çok duyabilmek için; eşinizin gönlünü birkaç akşam da olsa hoş tutabilmek ve yuvanıza huzur katabilmek için DEĞMEZ Mİ?


Gonca Anıl



16 Mayıs 2013

Nefsime dip not :



Nefsime dip not :



 


Ne diyordu Mevlana;  
     Zor diyorsun.. Zor olacak ki imtihan olsun.. 








Acizim.. Hadsizim.. Günahkarım.. Pek çok da cahilim.. 
Regaib gecesine hürmeten affet; yardım et..
Kalbimi/zi genişlet.. Ferahlat..
Bize niyetlerimizi; emanetlerimizi hatırlat..
Bu dünyada mahvettirme, ayaklar altında ezdirme.. 
Lütfen Allahım..
Ne olur yardım et..

10 Mayıs 2013

Farkındasızlık..









"Bulunduğu durumun farkında olmamak her durumdan daha kötüdür."

Ali Ural | Posta Kutusundaki Mızıka

4 Nisan 2013

Dinlenesi..

 

 


 


28 Mart 2013

Yirmi dört saat farz..

 


Hep söylüyoruz namaz beş vakit, ahlak ise yirmi dört saat farzdır..

İbrahim Tenekeci

27 Mart 2013

Gündemim (: Mim..

 Komşumuz Kimyon öğretmene  
(: eyvallah..




1) Bu dünyada mutlaka gidilmesi gereken bir yer söyle. Neden orası?
Medine'm - Mekke'm..
Çünki hep orada doğmuş, büyümüş ve orada bulunduğun andan itibaren hepppp orada yaşayacak-mış-sın gibi..  
Çünki her insan bunu hissetmeli..
 
Ya nasip..




2) Gördüğün en ilginç rüya neydi?


Genelde sık sık rüya görürüm..
Seçim yapamadım, o kadar yani (:


3) Hayatın boyunca verdiğin en kötü karar hangisiydi?

Nefsime uymak :(



4) İşler hep kötü gidiyor. Moral depolamak lazımsa, neler yapılmalı?
 Dosta gitmeli.. Sıcak bir çay demlemeli.. Satırdan değil sadrdan konuşmalı susarak, belki ağlayarak..



5) Kendinde en sevdiğin şey nedir?

...



6) En sevdiğin hayvan nedir ve neden?
 Kuşgilleri çok severim (: Özgür şeyler (:



7) Gece yapılan bir yolculuk, nereye?
 Her yolculuk Mekke olsun.. Medine olsun.. Gece olsun.. Gündüz olsun..



8) Hayatın boyunca saklayacağın şeyler nelerdir?
 Maddi olarak, manevi olarak da sevdiklerimin verdiği herşeyi saklarım.. Yakında çöp ev olur muyum (:



9) Yağmur yağarken yapılabilecek etkinlikler?
 Dua etmek.. Ve yine belki eşlik etmek içinden değil dışından..

Yürümek.. Yaşıyormuş taklidini bırakıp gerçekten o anı yaşamak..


10) En unutulmaz film repliği?
 Balık hafızalı ve filim izlemez bir insan olarak soru karşısında çaresiz ve cevapsızım ^~^



11) Bir anı veya hikaye anlat bakalım...

...

 ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Oldu mu?
Bilmem
 :)

10 Mart 2013






 


Dilerim derdim, affıma vesile olur..

Tarık Tufan

7 Mart 2013

Lütfun..




 
 Allah'ım, 
cennete girecek amelim yok;
Cehennem'e de dayanacak gücüm yok.
İş Senin lütfuna kaldı.
 
Yahya Bin Muaz