Çitlerin kearına dizilmiş çiçekler gibi, dizilmişiz hayatın duvar kokan koridorlarına!..
Yine de biz, belki bu halimizle, evet şu halde, güzeliz efendim!..
Güzeliz, çünkü varız. Varız ve hiçbir şey bitmedi henüz.
Düş Vakitleri'nde Tarık Tufan diyordu ki:
Yine de biz, belki bu halimizle, evet şu halde, güzeliz efendim!..
Güzeliz, çünkü varız. Varız ve hiçbir şey bitmedi henüz.
Düş Vakitleri'nde Tarık Tufan diyordu ki:
"Ve son söz hâlâ söylenmedi.
Herşey bitmedi.
Hayır, Rabbin seni unutmadı..."
Bu, kâinatın tek eskimeyen kitabından, Rabbimizden bir hitaptı. Duha’ydı.
Herşey bitmedi.
Hayır, Rabbin seni unutmadı..."
Bu, kâinatın tek eskimeyen kitabından, Rabbimizden bir hitaptı. Duha’ydı.
Bizlereydi...
Bir film yapımcısı olun ve gördüğünüz şeylerden kendinizce bir gösteri hazırlayın.
Çünkü, hayattan kareler gözlerimizin önüne düştükçe, ve her bakışta daha fazla kare yakalamaya çabaladıkça, işte o zaman anlaşılır gibi oluyor: Hayat ne geniş!..
Şu son soluğa kadar, öyle geniş ki...
Bugünden kareler misal...
Bugünkü filmim işte.
Ayakları sakat fakat yüzü gayet mütebessim, mutlu bir genç kız tezgâhtarlık yapıyor.
Sağlıklı iki ayrı genç kız, sohbet halindeler. Mevzu yeni alınan çantanın, kolyenin ve bluzun ne kadar yakıştığı, nelerle uyuşacağı. Bir otobüs yolculuğu boyunca bu heyecan.
Sınavlara hazırlanan küçüklerin ellerinde yaprak testler, kalemler, silgiler.
Kirlenmiş üstü başıyla gördüğü herkese elini uzatıp “Para!” diyen çaresiz meczup.
İdealleri uğruna sokaklara dökülmüş, broşür dağıtan gençler.
Mescitte kucağında uyumuş çocuğuyla Kur'ân okuyan anne.
Tüm kitaplarını okuduğu yazara son kitabını imzalatmak üzere kitapçıya gelen gencin heyecanı.
Okunan birkaç satır üstüne bir düşünce: “Ölüm, güzel!” Tıpkı Ölüm Son Değildir kitabında bahsolunduğu gibi...
Bir başka kare.. Ufacık kızına camiyi göstererek, “Bak kızım, Allah diyor!” diyen genç anne, çocuğunu severek “Kurban olurum seni yaratana!” diye ekliyor.
Anlaşılıyor ki, çocuklar çok iyi birer hediye aynı zamanda.
O'ndan gelen hediyeler...
O'na kurban olmayı, hayatını O’na hediye etmeyi hatırlatıcı belki.
Kareler birikmeye devam ediyor...
Bir hediye paketinin insanların öfkelenmelerine neden olabilmesi.
Kolsuz ve bacaksız bir amcanın ağzıyla muhasebe kaydı yapması.
Ve dahası...
Yeni tanıştığım bir ağabeyin elime tutuşturduğu ‘sabah duası.’
Yerde neşeyle zıplayan serçe.
Ve saire...
Parçasıyız biz de kent yaşamının.
Şanslıyız belki, türlü insan manzaralarına tanık olabiliyoruz.
Farkettim ki yeniden, biz yaşıyoruz!
İçimin kıpır kıpırlığı bundan olsa gerek.
Rabia Nazik Kaya
Bir film yapımcısı olun ve gördüğünüz şeylerden kendinizce bir gösteri hazırlayın.
Çünkü, hayattan kareler gözlerimizin önüne düştükçe, ve her bakışta daha fazla kare yakalamaya çabaladıkça, işte o zaman anlaşılır gibi oluyor: Hayat ne geniş!..
Şu son soluğa kadar, öyle geniş ki...
Bugünden kareler misal...
Bugünkü filmim işte.
Ayakları sakat fakat yüzü gayet mütebessim, mutlu bir genç kız tezgâhtarlık yapıyor.
Sağlıklı iki ayrı genç kız, sohbet halindeler. Mevzu yeni alınan çantanın, kolyenin ve bluzun ne kadar yakıştığı, nelerle uyuşacağı. Bir otobüs yolculuğu boyunca bu heyecan.
Sınavlara hazırlanan küçüklerin ellerinde yaprak testler, kalemler, silgiler.
Kirlenmiş üstü başıyla gördüğü herkese elini uzatıp “Para!” diyen çaresiz meczup.
İdealleri uğruna sokaklara dökülmüş, broşür dağıtan gençler.
Mescitte kucağında uyumuş çocuğuyla Kur'ân okuyan anne.
Tüm kitaplarını okuduğu yazara son kitabını imzalatmak üzere kitapçıya gelen gencin heyecanı.
Okunan birkaç satır üstüne bir düşünce: “Ölüm, güzel!” Tıpkı Ölüm Son Değildir kitabında bahsolunduğu gibi...
Bir başka kare.. Ufacık kızına camiyi göstererek, “Bak kızım, Allah diyor!” diyen genç anne, çocuğunu severek “Kurban olurum seni yaratana!” diye ekliyor.
Anlaşılıyor ki, çocuklar çok iyi birer hediye aynı zamanda.
O'ndan gelen hediyeler...
O'na kurban olmayı, hayatını O’na hediye etmeyi hatırlatıcı belki.
Kareler birikmeye devam ediyor...
Bir hediye paketinin insanların öfkelenmelerine neden olabilmesi.
Kolsuz ve bacaksız bir amcanın ağzıyla muhasebe kaydı yapması.
Ve dahası...
Yeni tanıştığım bir ağabeyin elime tutuşturduğu ‘sabah duası.’
Yerde neşeyle zıplayan serçe.
Ve saire...
Parçasıyız biz de kent yaşamının.
Şanslıyız belki, türlü insan manzaralarına tanık olabiliyoruz.
Farkettim ki yeniden, biz yaşıyoruz!
İçimin kıpır kıpırlığı bundan olsa gerek.
Farkettim ki, işte şu duvar kokulu koridorlar, işte uçsuz bucaksız ovalar, işte okyanus, işte buzullar ve yanardağlar...
‘Bir işte...’
Çünkü‘Bir işte...’
Nerede isek, hayatımızın sayacı orada geriye doğru çalışıyor.
Öyleyse,Buradayım ve burayı seviyorum.
Yaşıyorum ve yaşamayı seviyorum!..
Çünkü biri dedi ki:Yaşıyorum ve yaşamayı seviyorum!..
“Hayır, herşey bitmedi!..”
Rabia Nazik Kaya
0 YorumLarım-ız:
Yorum Gönder