Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresi’nin başında, “On geceye yemin olsun ki…” ifadeleriyle
bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla
bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan’ın son on günü veya
Muharrem’in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa
da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü
olduğudur. Bu seneki takvime göre bu on gün 28-06 Ekim 2011 tarihleri arasıdır.
Ramazanın yarısından sonra başlayan ayrılık hüznü, Kadir Gecesi’nden sonra
artar ve son teravih-son oruçla birlikte zirveye çıkar. Artık rahmet ve
mağfiret ayı bitmekte, bire bin verilen geceler veda etmektedir. Maneviyata
duyarlı nice mü’min gözyaşı döker, hatta bayramı buruk geçirir. Şevval ayında
tutulan altı oruç acılı yüreklerimizi bir derece teskin eder.
Sanki Ramazan’ın küçük bir uzantısını yaşarız. Kurban Bayramı’ndan önceki
Zilhicce’nin ilk on günü ise, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli
ibadetlerden ayrılan mahzun gönüllerimize âdeta bir “teselli armağanı”dır.
“Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı…” ya da “Ah, Ramazanı hakkıyla ihya
edebilseydim…” diye yanan gönüllerimize muhteşem bir fırsattır bu on gece.
Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresi’nin başında, “On geceye yemin olsun ki…”
ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık
ki hakkıyla bilemiyoruz.
Zilhicce, umumi af
ve bağışlanma ayıdır
Kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esasından biri olan hac
ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek
ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi
“leyâli-i aşere”, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı’nın ilk
günüdür.
İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.)
muhteşem müjdesi:
“ALLAH'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha
sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca,
her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (Tirmizi: Savm, 52;
İbn Mace: Sıyam, 39)
Demek ki, bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedeldir. Rabbimizin
rahmet ve bereketi o kadar coşmaktadır ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç
sevabı vermektedir. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü?
Bu gecelerin Kadir Gecesine benzetilmesi ise, ayrı bir güzelliktir. Çünkü,
Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır ve 83 yıllık ibadete bedeldir.
Bugünlerde tesbihi,
tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin
Yine Efendimizden
(s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:
“ALLAH indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi
yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” (Abd b.
Humeyd, Müsned, 1/257)
Tesbih, sübhanALLAH; tahmid,
elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise ALLAHu ekber demektir.
Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek,
bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu
anlayabiliriz.
Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır:
“Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce’nin ilk on gününde
yapılan işten daha faziletli ve yüce, ALLAH’a daha sevimli olsun…” (Tirmizi,
Savm: 52; Darimî, Savm: 52)
İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli
olduğunu gösteriyor:Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
“ALLAH katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki
salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler
yoktur.”Sahabeler, sordular:“Ya ResulALLAH, ALLAH yolunda cihat da
mı?”Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:“Evet, ALLAH yolunda cihat da. Meğerki bir
adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi
geri getiremez olursa, o başka.” (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)
Buna göre, cihada çıkıp malını feda edip kendisi de şehit olan kimsenin ameli
bu on gündeki amelden daha faziletlidir.
Arefenin yeri
başkadır
Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa,
hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur. Bu on gün içinde Arefe gününün
yeri ise bambaşkadır.
Peygamber Efendimiz
(s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına
keffaret olur.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)
Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe’nin (r.a.)
huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su
dökülüyordu. Abdurrahman ona:“Orucunu boz” dedi. Hz. Aişe: “Resulullahın
(s.a.v.), ‘Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına
keffaret olur’ dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?” dedi. (Tergîb ve
Terhîb Trc, 2. 458)“Keffaret olur”, günahları örter, affettirir, demektir.
Bizim gibi neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için
bundan daha büyük bir müjde olabilir mi?
İşte af ve mağfiret fırsatı!Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:
“Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2.
460)
Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç
sevabına denktir.Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
“Arefe günü gelince, Yüce ALLAH rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu
kadar insan cehennemden azat olunmaz. Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse
âhiret ile ilgili olarak ALLAH’tan bir şey isterse, ALLAH onun dileğini
karşılar.”
Bugünlerde milyonlarca mü’min haccetmek için mukaddes topraklara
gitmiş, kimi Kâbe’yi tavaf ediyor, kimi ağlayarak dua ediyor, kimi Medine’de
Ravza-yı Mutahhara’da gözyaşı döküyor, kimi zikir ve dua ile sa’y ediyor, kimi
Makam-ı İbrahim’de gözyaşıyla namaz kılıyor, kimi Mültezem’de af için
yalvarıyor… Hepsi kendileri ve mü’minler için af, mağfiret, rıza, tevfik ve
hidayet istiyor. Arefe günü ise, hepsi Arafat’a gelmiş, “Lebbeyk, ALLAHümme
Lebbeyk” sadalarıyla asumanı inletiyor, gözyaşıyla kıldıkları namaz ve
ettikleri dua ile Rabbimizin rahmetine sığınıyor.İşte kendimizi hayalen hacda
hissetmek, onları izleyerek kendimizi onların içinde saymak yoluyla manevî bir
hâl kazanabiliriz. İnşALLAH dua ve ibadetlerimizin hacıların yaptıkları
ubudiyete dahil olmasını ümit ederek ibadet edelim.
Şunu da unutmayalım ki, hadislerde verilen müjdelere nail olmak için o günleri
nicelik ve nitelik olarak en üst seviyede değerlendirmemiz gerekir. Böylece
bambaşka bir halete bürünür, ibadetin hazzını yaşar, inşALLAH Kurban Bayramı’na
affedilmiş olarak girebiliriz.
CEMİL TOKPINAR
4 YorumLarım-ız:
İyiki paylaşmışsınız..iyi oldu. Allah razı olsun..
Amin cümlemizden İnşallah..
Allah razı oldun.. Sayende haberdar oldum bu gecelerin ehemmiyetinden.. Allah nasiplenmeyi nasip etsin..
Amin amin amin inşallah bu mubarek 1o günün bereketiyle bereketlenir hanelerimiz ve kalplerimiz inşAllah..
Aslında bir süredir blogumda sebebinden bi haber olduğum bir sorun var, eklediğim kayıtlar sizlerin listelerinde görünmüyor dolayısıyla kayıtlarım güncellenmemiş oluyor..
Bu kayıdı da eklerken dedim ki ya nasip belki güncellenir de arkadaşları haberdar etmiş olurum..
Çok şükür ki bu güzel günlerin bereketindendir muhtemel güncellendi :)
Yorum Gönder