“Benim
için temizlik, düzen çok önemli fakat kocam bunlara hiç dikkat etmiyor. Onun
dağınıklığı beni çok sinir ediyor.” dedi geçenlerde sohbet ettiğimiz bir hanım.
Pek çok kişinin buna benzer şikayetleri vardır.
En çok önemsediğimiz konularla
imtihandayız.
Bu dünyada misafir olduğumuzu
unutuyoruz çoğu kez. Sanki dünyaya sağlam bir kazık çaksak burada
kalıverecekmişiz gibi davranıyoruz. İmtihandayız diyoruz ama imtihanda
olduğumuzu da unutuyoruz.
Hepimiz bir soruyuz ve birbirimizin
imtihanıyız. Birbirimizle kazanır birbirimizle kaybederiz. Birisi için ödülken
başka birisi için ceza olabiliriz. Birisi için kolay bir soru iken başka biri
için çözülmez problemizdir.
Çoğu zaman sevdiklerimizden imtihan
oluruz ya da en çok değer verdiklerimizden. Annemizden, en çok üzerine
düştüğümüz çocuğumuzdan, eşimizden, işimizden, övündüğümüz huyumuzdan,
korkularımızdan, sağlığımızdan, en sevdiklerimizden…Tabii onlarda bizimle
imtihandadır bu arada…
Dertler, sıkıntılar karşısında
“Rabbim bana bunları ben üzüleyim diye değil, ders alayım, olgunlaşayım diye
yaşatıyor, bu sıkıntıdan nasıl bir ders alıp kul olarak nasıl kazançlı
çıkabilirim.” diye bakmak yerine çoğu zaman suçlama ve şikayet modundayız.Kim bilir hangi kötü huyumuzdan
kurtulmak, kibrimizi kırmak, olmazsa olmaz zannettiklerimizi değiştirmek
içindir bu yaşadıklarımız.
Bazı imtihanlarımız günahlarımızın
kefaretidir. Kınamışızdır, büyük söylemişizdir, asla yapmam demişizdir, öyle
başımıza gelmiştir. Bu imtihanlar bizi terbiye etmek içindir. O zaman söylenmek
şikayet etmek yerine alınacak derslere bakmamız ve hatalarımızı düzeltmemiz
gerek.
Ben kendi adıma böyle yapmaya
çalışıyorum. Böyle yapınca da kimseyi suçlamıyorsunuz. Bir yaprak dahi
Rabbimizin izni olmadan yere düşmezken yaşadıklarımız Rabbimizin izni olmadan
gerçekleşebilir mi? Mümkün değil. İyilikse de kötülükse de getiren ellere
takılıyoruz, göndereni unutuyoruz.
Gelen kötülükse getiren el, cezasını
çekecektir ama bizi ilgilendiren tarafı bu değil, o kısım Yaradan’a havale.
Bizi ilgilendiren kısmı “Rabbim benim bunu yaşamamı istedi, bir hikmeti vardır,
ben bundan nasıl bir ders alabilirim?”
Bazı yaşadıklarımız şımarmış
nefsimizi terbiye içindir. “Neden ben? Niye bunları yaşıyorum? diye isyan için
kullanılan cümleler vardır. Bunları soru cümleleri olarak alsak ve cevapları
bulmaya çalışsak imtihanı kazanmaya başlamışız demektir.
Ve en önemlisi şikayetleri ve
keşkeleri çıkarmalıyız hayatımızdan. O şehre gitmen gerekiyordu, o kadınla
evlenmen gerekiyordu, boşanman gerekiyordu, babanın o sözü söylemesi lazımdı,
arkadaşından bunları duyman gerekiyordu, onunla orda karşılaşman
lazımdı…Şartları, zamanı, insanları suçlamayı bırak. İmtihandaydın ya kazandın
ya kaybettin.
İmtihan devam ediyorsa dur,
nefes al ve imtihanı kaybetmemeye bak. Hem sıkıntıyı çekmek hem de şikayet
ederek imtihanı kaybetmek çift kat zarardır.
Her yaşadığımız bir hikaye ve her
hikayeden alınacak dersler vardır. Ders almayanlar benzer hikayeleri tekrar
tekrar yaşamak zorunda kalırlar genellikle.Kaygılanmak, söylenmek, şikayet
etmek imtihanı uzaklaştırmaz tam aksi artırır.
Sınandığımız konular dünyalıksa gevşemeyi, ahiret işiyse daha sıkı
sarılmayı öğrenmemiz lazım. Bırakın ev biraz dağınık olsun, çocuğunuz sınavdan
düşük not almış olsun, karınız sarışın olmayıversin…Takılmayın. Germeyin ve
gerilmeyin. Şükür ve sabır gibi iki dosta sarılırsak hem kendimize hem
başkalarına hayatı kolaylaştırmış oluruz. İmtihanı hem dünya hem ahiret için
kazanmış oluruz.
Sema Maraşlı
0 YorumLarım-ız:
Yorum Gönder