30 Haziran 2011

Ciğer yanar, duman tütmez kurbanım..



Müthiş bir şiir..
Alıpppp götürecek sizi uzaklara..
Ruhunuzu dinlendirecek..
Keyifli dinlemeler..





Ciğer yanar, duman tütmez kurbanım..





*Serdar Tuncer / Kurbanım

28 Haziran 2011

Mirac'a erişmek duasıyla, kandilimiz kandil olsun inşAllah..



"Ey gönül, sen hiç secdede miraca vasıl olmamışsan, sana Ahmed’in kokusu nasıl ulaşsın?"



"Her gönülün nasibi değil" diyordu secde..
Rabbim secdelerimizi arttır ve devamlı kıl..
Mübarek miraç kandilimizin feyz ve mağfiretinden hissedar eyle bizleri.. 
Efendimiz s.a.v'e layık ümmet, Sana layık kullar eyle bizleri..
Bizi öyle bağışla öyle bağışla ki verilecek hiç bir hesabımız kalmasın..
Sıkıntımızı, üzüntümüzü kaldır bizden Rabbim..
Din-i mübin-i islama hizmette daim ve hadim eyle bizleri..
Ben sadece kul tanesiyim Rabbim, sense azametlileri en azametlisisin Rabbim..
Ne olur benim duama da icabet buyur..
Amin..


 




27 Haziran 2011

"Dua Göğü"m Efendim. .






İncecik fısıltılarımı gizli saklı yakarışlarımı koynunda ninnileyen gök/çe topraksın Sen.

Fanilik sancılarımdan taşı(r)dığım, ayrılık dertlerimden s/aldığım yağmurları göğe yükselten kutlu güneşsin Sen.

Varlığımın titrek kanatlarını ebedî kabullenişin seccadesinde yatıştıran serin rüzgarsın Sen.

Özlemlerimin kırgın bakışlarını sonsuzluk semasının ufkuna taşıyan rahmet ışığısın Sen.

Kirli paslı kalıbımı sorgusuz sualsiz itaat kalıbında yoğura yoğura temize çeken mahbubiyet elisin Sen.

Boynu bükük yakarışlarımı, yüzü yerde arzularımı şeksiz şüphesiz makbul olan nefesine dolayıp okşayan şefkat fısıltısısın Sen.

Bir denizi kağıda döker gibi, göğü avuçlarıma indirir gibi, dudağımda inciler büyütür gibi, sesime sesin dokunur gibi salavatlarca tebessümünü gördüğüm aşinalık vechesisin Sen.

Dua göğüm, muştu güneşim, teselli yağmurum, muhabbet meltemim; ne hoş duruyorsun aramızda, yanımızda, yöremizde.

Merhamet durağım, metanet sığınağım, huzur barınağım, hep yüzüne yüzüne vardığım Efendim; ne çok oluyorsun dillendiremediğim hayranlıkların arefesinde, yetişemediğim minnettarlıkların zirvesinde...

Senin ubudiyetinin toprağına attığım tohumlar gibidir kalpsiz secdelerim.

Senin mahbubiyetinin denizine akıttığım nehirler gibidir arsız isteyişlerim.

Senin miracının göğüne dal budak, salkım saçak uzattığım ağaçlar gibidir dilsiz dualarım.




Sözümü miraca eriştiren Efendim.

Sesimi duaya yetiştiren Efendim.

Yüzümü secdeye bitiştiren Efendim.


Yüz buldumsa varlığa, Senin Yüz'ünden Efendim.

Yakınlığından seslenirim.

Söz oldumsa Var Eden'e, Sana inen Söz'den Efendim.

Yakınlığından nefeslenirim.

Yüz'lerce sâlât ve Söz'lerce selam Efendim.


Şükür ki bu paslı dudağa emanettir Sana verilecek selamlar.

Şükür ki bu kirli dile değmektedir Sana edilecek salatlar.


Sesimi çoğaltan, sözümü yükselten  aczimi ve fakrımı Kadir-i Rahîm'in dergahına taşıran "Dua Göğü"m Efendim.

 

Senai Demirci

21 Haziran 2011


Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. 
Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa, güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.
 
Hz. Mevlâna

18 Haziran 2011

Bir iç döküş..




Allahım sıkıntımı gider, gönlümü ferahlat..
Dağınıklığımı gider, bana yol göster..
Ne olur Allahım hüznümü gider..
Dilimi çöz beni anlamalarıı sağla..
Kırılan kalbime, büyüyen yanlızlığıma derman ver..
Merhametliyi merhametsize şikayet değil maksadım..
Çok sıkıntılıyım hüzümü, sıkıntımı sadece sana arz ediyorum..
Ne olur yardım et Allahım, ne olur yardım et..

Amin Amin Amin.. 

13 Haziran 2011

Kaderin her şeyi güzeldir bilmeliyiz..




Ve İbrahim Hakkı gibi;

Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Arif ânı seyreyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler demeliyiz.

Kaderin her şeyi güzeldir bilmeliyiz..
Ama irademizle çirkinleştirdiğimiz, günahlarımızla lekelediğimiz şeyler müstesna..

Selim Gündüzalp

8 Haziran 2011

 

 

 

"Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever; ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider..."

 

 

7 Haziran 2011

Hicretimizi tamamla Allahım..


"Müslüman emekli olmaz" diyordu söz sultanı..
Bizi islamın güzelliklerini yaşamada yaşatmada, anlamada alatmada hadim ve daim eyle Allahım..
Hicretimizi tamamla Allahım..

Amin..

6 Haziran 2011

Tembel Nefsim


 

Resul-i Âlişan Efendimiz sık sık nefsinden yakınır, nefis­le mücadeleyi "büyük cihad" sayar ve "Bir an bile be­ni bana bırakma Allah'ım" diye dua eder...

Bediüzzaman, derslerinde muhataplarını değil, çoğunlukla kendi nefsini hedef alır, nefsinin hevesatından yakınır:

"Tem­bel nefsim-kemter nefsim-bihemta nefsim" gibi ifadelerle nef­sini aşağılar.

Biz ise âdeta nefsimizi ödüllendirmek için yaşarız. Nefsimi­ze dönük yaşadığımız için de ne tatmin oluruz, ne de aza ka­naat ederiz. O zaman mutluluğu da ıskalarız. Fuzuli gibi yanmadayız:

"Dost bi perva, felek bi rahm, devran bi sükûn,
"Dert çok, hemdert yok, düşman kavi,  tali zebun."

Bazılarımız Bosna'da olanlardan çok borsada olanlarla ilgi­li. Doların iniş çıkışlarıyla, Çeçenistan'daki hicrandan daha çok alakadar. Afganistan'daki ve Filistin'deki dindaşlarımızın ne yediğinden ziyade, Hüton'daki trilyonluk düğünde ne na­neler yendiğini tartışıyor.

Çoğumuz hiçbir ciddi oluşumun içinde yer almadığımız halde, oturduğumuz yerden dünyaya nizam vermeye kalkışı­yoruz.

Özlemlerimizin de sonu hiç yok...

Sırtımızı sıcak radyatörlere (yaz ise klimalı salon) dayayıp ahkam kesmekle zaman öldürüyoruz.

Kötü bir de alışkanlığımız var: Ya oturduğumuz yerden dünyayı kurtarır, ya da oturup kurtarıcı bekleriz...

Kendi gayretimizle, kendi çalışmamızla bir şeyleri düzelt­mek dururken, görev ve sorumluluğu başkasının sırtına yıkar, arkasından da tenkit ederiz...

Bazen iki paragraf yazıyla, yahut iki satır lafla tüm görev­lerimizi eksiksiz yaparız!

Nasreddin Hoca fıkralarından bile ders alamamamız ne ka­dar hazin!

Hoca, komşusunun evinin önünden geçerken, sesini duy­muş:

"Ya Rab, bana cennetini ver" diye dua ediyormuş, adam. Başını pencereden uzatıp bakmış ki, ne görsün? Komşusu kuştüyü yatakta sırtüstü yatıyor. Bir ders verme kararıyla (bi­ze de tabiî) komşusunun çatısına tırmanmış. Başlamış gürül­tü yapmaya.

Adam yattığı yerden seslenmiş:
"Kim var orada?"
"Benim" diye cevap vermiş, Nasreddin Hoca.
"Çatıda ne arıyorsun be adam?"
"Eşeğimi kaybettim" diye cevap vermiş, Hoca, "onu arıyo­rum."
"Bre akılsız Hoca, çatıda eşek aranır mı?"
Hoca sözün burasında patlamış:
"Bre akılsız komşum, yatakta cennet aranır mı?"

Cennetin bedeli iman ve ibadet, sosyal düzelmenin bedeli ise gayrettir. Bedel ödemeden hiçbir şey kazanılmaz.

Bugün için en büyük ihtiyacımız, bence, ilmiyle amel edip gücü ve kabiliyeti ölçüsünde elinden geleni yapacak bilinçli insandır...

Onlar kendiliğinden yetişmez. Anne-babalar yetiştirecek.

Peki nasıl? Bari anne-babalar yetişmiş mi?

"Bu yaştan sonra âlim mi olacağız?" düşüncesiyle, belli ya­şa gelmiş olanlar kitabı boykot ediyor.
Kalemle savaşıyor.

Kendimizi yetiştirmek zor geldiği için çocuklarımıza söyleyenerek, kızarak, bazen de onları döverek Türkiye'ye "adam" yetiştiriyoruz! Ya da bol bol yakınıyoruz.

"Zaman bozuldu efendim, sistem canavar üretiyor."

Yakınmak yerine harekete geçsek nasıl olur? Karanlığa söv­mek yerine mum yaksak ha!..

Başkasının çocuklarını öveceğimize, (aynı sistemde yetiş­memişler gibi) kendi çocuklarımızı doğru düzgün yetiştirsek...

Bu konularda herkes, başkasından beklediğini yapsa ye­ter...

Bilirsiniz, şehri temiz tutmanın yolu belediyeye kızıp köpürmek değil, kendi evimizin önünü süpürmektir. Daha da doğrusu hiç kirletmemektir.

En azından, yüreklerimizi kirletmeyelim..


Yavuz Bahadıroğlu

3 Haziran 2011

Büyük insan..

 

Gerçekten büyük insan odur ki, ne yönetir ne yönetilir..

Halil Cibran

 

* Allah c.c ve efendimiz s.a.v'in ölçüsünde insanların müdahaleleri ve dayatmaları olmaksızın kendi seçimlerimizi yaşayabileceğimiz  özgür, sağlıklı ve bitmez sevinç dolu bir ömür diliyorum..
Amin..

 

Selametle..

 

 

 

2 Haziran 2011

Kandilimiz kandil olsun..




 " Yüreğimle yüreğinin kapısındayım.. 
Bilirsin ki  ey Sevgili ;
 Allah'ın misafiri geri çevrilmez.. 
Buyur et beni aşkına.. "