30 Mart 2011


 




"Çok iyiLer var ki, iyiLik zannıyLa fenâLık yapıyorLar.."



27 Mart 2011

Herkes kendinden sorumludur aşkta..




Herkes kendinden sorumludur aşkta.
Sen aşkını doya doya yaşarken,
O kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
Bir insan eksik yaşıyorsa
Ve bu eksikliği bildiği halde,
Tamamlamak için uğraşmıyorsa..
Sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin.
Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen.
"Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu.
Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.
Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki...
Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.
Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu?

 Nazım Hikmet

21 Mart 2011

Örtünmek, kişiliğini dişiliğinin üstüne koymaktır.



Örtünmek, kişiliğini dişiliğinin üstüne koymaktır.
Kendini sonsuza saklamaktır. 
Kadınsı merhameti, kadınsı inceliği, kadınsı zerafeti ipekten tüller ardına saklayıp inci gibi büyütmektir örtünmek. 

“Tesettürsüzlük nedir?” diye sorsaydınız bana,
“Kadının dişiliğini kişiliğinin önüne geçiren her haldir” derdim... 
Bir “kişilik tutulması”...
Bir “kadınlık eklipsi”... 

Ay tutulur ya hani dünyanın gölgesi üzerine düştü diye. 
Dişiliğin kişiliği gölgede bırakıp kadın ruhunu gözden kaçırdığı bir tür eklips hali bu.. 

Saçları kapatmaktan fazlası: Kadın ruhunun bedenle kapatılması...


SENAİ DEMİRCİ

16 Mart 2011

Senden önce, senden sonra...

 

Ve bölünür hayatınız kör bir bıçağın ucuyla tam orta yerinden ikiye;
Senden önce, senden sonra...

Mor Mürekkep 
Nazan Bekiroğlu

14 Mart 2011

Çooook hastayım çooook..



Es Selam Seyr-ü sefa..

Çooook hastayım çooook.. 
Ağrımadık bir yanım yok, kıpraşamıyorum acı çekeceğim diye düşün artık..!

Tabi bunun üzerine şöyle mütiş bir de grip olunca seyreyle halimi..
Resmen perişanım..

Dün gece düşünüyorum;
Annemin yanında olsaydım o sıcacık çorbamı yapardı..
İyileşmem için nane-limon kaynatırdı..
Elleriyle bir bir meyveleri yedirirdi bir an önce ayağa kalkabileyim diye..
Ben sadece yatar dinlenirdim..
Babacım bana keyifleneyim diye çikolatalar alırdı en sevdiklerimden..
Kardeşçeğezim, çanım benimmmm her işimi görürdü..

Ahh gurbet ahhhh..
Öldürürsün adamı..

Şimdi öylemi ya; önceki gün sızlana sızlana yemekleri yaptım..
Rutin ev işlerini yaptım..
Dün sabah kalktım paşa paşa nane-limonumu kaynattım..
Kahvaltıyı hazırladım..
Evin halledilmesi gereken haftalık alış-verişlerini aradan çıkardım..
En sonunda pilim bitti kendimi eve zor attım..

Evimizde olsaydım buları asla yapamazdım..
İş başa düşünce.. ahh ahh..
Şu halimi bizimkiler görse bile inanmazlardı herhalde..
Ben bile kendime hayret ediyorum..


Gurbeti hiç sevmiyorum ama hasta olunca hiç hiç hiç sevmiyorum..
Ne geçmiş olsun diyenin oluyor, ne bir tabak sıcak çorba getirenin..

Sevdicek de hasta bakmaktan anlamıyor, kendince bişiyler yapmaya çalışıyor  Allah razı olsun ama, ııı olmuyor :(
Hastanın halet-i ruhiyesini de anlamıyor :(
Ben hasta hasta ikimize bakmaya devam ediyorum..
Çok gücüme gidiyor ama ne yapalım..


Ay inanki ne yazdığımı bilmiyorum her yanım sızlıyor, hasta olunca haddinden fazla duygulanıyorum biraz daha yazarsam ağlayacağım heee..
Bunca sıkıntının içinde bir o eksikti..!
Üstelik yapılması gereken bir sürü iş var..
Gidiyorum ben Seyr-ü Sefa..


Rabbime şikayet değil satırlarım, 
Amaç okuyanların şifa dualarını alalım..

Selamet ve şifa duasıyla..
Vesselam..






12 Mart 2011

Annem.. / ŞAİRE OSMANİ


 


ANNEM
Beni doğuran annem
bir yangın var içimde anlatamam
yazık ki yanmadan bu yangından da kurtulamam
hizmet desem nar-ı aşk desem kor desem anlar mısın
git deyip kınalı kuzum deyip alnımdan öpüp beni uğurlar mısın
yine mi gurbet deyip düşmesin yüreğime gam
toprak kokulu elinle gül yavrunu okşa son kez
ben gitmesem o gitmese bu dava kime keder anne kime gam
aklın kalmasın bende rabbime emanetim ben
dizlerinin dibi kadar güvenli kucağın kadar sıcak bir yere yolculuğum
cennet anaların ayakları altında değil mi hem
müsade et öpeyim ayaklarının altından başlasın cennete yolculuğum
bir sözüm vardı unutmadım hatırımda
hatırlatıpta ne olur hatırımı yıkma
evet tahsilim bitince hep kalacaktım yanıbaşında
lakin sana söz verirken rabbim gelmemişti aklıma
rabbim diyorum anne rabbim
rabbimin aşkı şimdi damarlarımda
alem yanıyor anne alem anlıyor musun
yanarken alem alev alev benim bakmamı mı istiyorsun
gitmem gerek gitmem gerek anne beni anlıyor musun
burada bir çift gözle bekleyeceksin sen beni
binlerce göz bekliyor beni anne binlerce göz beni oralarda
dönmek var dönmemek var ölüm var kalım var
şöyle sıcak kucağınla sıkıca sar bi yavrucuğunuhakkını helal et sütünü helal et
kalmasın aklın buralarda
mübarek dualarınla mübarek eyle yolculuğumu
bu alemde bize gurbet bize hasret
sanma bir benim annesinden ayrı kalmış kınalı kuzu
binlerce evlat var
anasından ayrı başları kınalıyüzleri nurlu
gurbette birbirimizin anasıyız babasıyız yariyiz yareniyiz
bir ilahi aşkın peşinden dört bir yana savrulmuşuz
nazlı bir leylanın ateş-i aşkıyla tutuşmuşuz.
kimimiz keren kimimiz ferhat kimimiz mecnunuz
anne nereye bu gidiş deme sana adres veremem
dönüş ne vakit deme
belki de hiç dönemem
gurbet ellerde ölmek var belki bahtımda mezar taşım bile olmaz belki yerimi belli eden
sen bil,bu sana yavrunun ,ayşenin vasiyeti olsun
eğer ki gurbet ellerde ölürsem
oralarda ölmek son arzumdur
selamı bilal-i habeşi okur ,olur ya efendim kıldırır namazımı
bu da bu garibin umududur.
duyarsan anacığım eğerki duyarsan bir gün
mozambikte bir gül açmış duyarsan afganistanda bir gül açmış
duyarsan kutuplarda bile bir gül açmış
bil ki yavrun ayşen ölmüş gül olup sana açmış.

TAHA

11 Mart 2011

Hayırlı cumalar..



ALLAHIM RUHUMU DARATMA, KALBIMI KARARTMA, BENI SENDEN BASKASINA YALVARTMA..
AMIN..

Hayırlı cumalar..
Vesselam..

9 Mart 2011

“Hayır, herşey bitmedi!..”

Çitlerin kearına dizilmiş çiçekler gibi, dizilmişiz hayatın duvar kokan koridorlarına!..
Yine de biz, belki bu halimizle, evet şu halde, güzeliz efendim!..
Güzeliz, çünkü varız. Varız ve hiçbir şey bitmedi henüz.
Düş Vakitleri'nde Tarık Tufan diyordu ki:
"Ve son söz hâlâ söylenmedi.
Herşey bitmedi.
Hayır, Rabbin seni unutmadı..."

Bu, kâinatın tek eskimeyen kitabından, Rabbimizden bir hitaptı. Duha’ydı. 
Bizlereydi...

Bir film yapımcısı olun ve gördüğünüz şeylerden kendinizce bir gösteri hazırlayın.
Çünkü, hayattan kareler gözlerimizin önüne düştükçe, ve her bakışta daha fazla kare yakalamaya çabaladıkça, işte o zaman anlaşılır gibi oluyor: Hayat ne geniş!..
Şu son soluğa kadar, öyle geniş ki...
Bugünden kareler misal...
Bugünkü filmim işte.

Ayakları sakat fakat yüzü gayet mütebessim, mutlu bir genç kız tezgâhtarlık yapıyor.
Sağlıklı iki ayrı genç kız, sohbet halindeler. Mevzu yeni alınan çantanın, kolyenin ve bluzun ne kadar yakıştığı, nelerle uyuşacağı. Bir otobüs yolculuğu boyunca bu heyecan.
Sınavlara hazırlanan küçüklerin ellerinde yaprak testler, kalemler, silgiler.
Kirlenmiş üstü başıyla gördüğü herkese elini uzatıp “Para!” diyen çaresiz meczup.
İdealleri uğruna sokaklara dökülmüş, broşür dağıtan gençler.
Mescitte kucağında uyumuş çocuğuyla Kur'ân okuyan anne.
Tüm kitaplarını okuduğu yazara son kitabını imzalatmak üzere kitapçıya gelen gencin heyecanı.
Okunan birkaç satır üstüne bir düşünce: “Ölüm, güzel!” Tıpkı Ölüm Son Değildir kitabında bahsolunduğu gibi...
Bir başka kare.. Ufacık kızına camiyi göstererek, “Bak kızım, Allah diyor!” diyen genç anne, çocuğunu severek “Kurban olurum seni yaratana!” diye ekliyor.
Anlaşılıyor ki, çocuklar çok iyi birer hediye aynı zamanda.
O'ndan gelen hediyeler...
O'na kurban olmayı, hayatını O’na hediye etmeyi hatırlatıcı belki.

Kareler birikmeye devam ediyor...
Bir hediye paketinin insanların öfkelenmelerine neden olabilmesi.
Kolsuz ve bacaksız bir amcanın ağzıyla muhasebe kaydı yapması.
Ve dahası...
Yeni tanıştığım bir ağabeyin elime tutuşturduğu ‘sabah duası.’
Yerde neşeyle zıplayan serçe.
Ve saire...

Parçasıyız biz de kent yaşamının.
Şanslıyız belki, türlü insan manzaralarına tanık olabiliyoruz.
Farkettim ki yeniden, biz yaşıyoruz!
İçimin kıpır kıpırlığı bundan olsa gerek.
Farkettim ki, işte şu duvar kokulu koridorlar, işte uçsuz bucaksız ovalar, işte okyanus, işte buzullar ve yanardağlar...
‘Bir işte...’
Çünkü
Nerede isek, hayatımızın sayacı orada geriye doğru çalışıyor.
Öyleyse,
Buradayım ve burayı seviyorum.
Yaşıyorum ve yaşamayı seviyorum!..
Çünkü biri dedi ki:
“Hayır, herşey bitmedi!..”

Rabia Nazik Kaya

7 Mart 2011

9. Türkçe Olimpiyatları Heyecanı Başlıyor..

Es Selam Seyr-ü Sefam..

Şu an 9. Türkçe Olimpiyatları Endenozya finalini izliyorum..

Bu olimpiyatlar tek kelimeyle muhteşem.. Geleceğe ve minicik yüreklere ciddi bir yatırım..

Konyadaki günlerim geldi aklıma çok duygulandım..
Hey gidi günler hey..
Yaşlanıyor muyum ne :)

Neyse sözü fazla uzatmayayım, sizleri de haberdar etmek istedim, ben finalleri izlemeye devam edeyim..
Geceniz hayra karşı..
..

 9. Türkçe Olimpiyatları Heyecanı Başlıyor..

Dünya çocuklarını sevgi dili Türkçe etrafında buluşturan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın 9.su için 130 ülkeyi heyecan sardı. Amerika'dan Afrika'ya, Bosna-Hersek'ten Pakistan'a kadar dünyanın dört bir yanında yaşayan öğrenciler, Türkiye finallerinde yarışabilmek için ter dökmeye başladı.

 
Her yıl ülkemize 'Türkçe bayramı' yaşatan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın 9.su için geri sayım başlıyor. Olimpiyatlar, 12 Haziran'da Türkiye'de yapılacak genel seçimler nedeniyle bu yıl 15-30 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Geçen yıl 120 ülkeden 750 öğrencinin katıldığı olimpiyatlara bu yıl 130 ülkeden, Türkçe sevdalısı 1.000 finalist öğrenci katılacak. "Bir lisan, yedi milyar insan" sloganıyla gerçekleştirilecek 'Türkçe şöleni'nin finalleri Ankara, İstanbul, Konya ve Bursa'da yapılacak. Ayrıca Türkiye'nin yaklaşık 20'ye yakın büyük şehrinde geniş katılımlı il etkinlikleri düzenlenecek. 

Bu yıl olimpiyatlara 'resim', 'ses' ve Türkiye'de okuyan yabancı üniversite öğrencileri için 'deneme' yarışması eklendi. Bu üç yeni kategori ile olimpiyatlardaki yarışma alanı sayısı 20'ye çıktı. Resim yarışmasının konusu 'kutsal değerlere saygı' olacak. Yeni eklenen 'ses' yarışması ile şarkı yarışması arasında 'dil' farkı olacak. Şarkı yarışmasındaki şarkılar Türkçe, ses yarışmasındaki şarkılar ise öğrencilerin kendi anadillerinde söyledikleri şarkılardan oluşacak. 

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Genel Sekreteri Tuncay Öztürk, olimpiyatlar için dünya genelinde bir yıl boyunca hazırlık yapıldığını söyledi. Öztürk, "Olimpiyat heyecanını Türkiye'ye gelmeden hissetmeye başlayan öğrenciler, finallere katılabilmek için kendi ülkelerinde elemelere giriyorlar. Her öğrencinin olimpiyatlara yalnızca bir kez katılma hakkı bulunuyor. Bu sayede her yıl binlerce farklı öğrenci Türkçe öğreniyor ve kültürümüzü yakından tanıyor." dedi. Olimpiyatlarla ilgili geniş bilgi ve başvuru için www.turkceolimpiyatlari.org internet sitesi kullanılıyor.

İbrahim Asalıoğlu

www.turkceolimpiyatlari.org

5 Mart 2011

Çok mutlu ol..

"Yar-ı vefadarım!
Ey kardeşliğine mukabelede acze düştüğüm hicranım!
Sana aramızda kalmak şartıyla son bir şey fısıldayayım;
Allah adına kurduğumuz o dostlukların; Rabbin, sırf Rab rızası için anıldığı saat ve yerlerin, o canım yarenliklerin yerini hiç bir şey doldurmuyor.."

..

Sen şimdi çok uzaklarda yeni, dupduru bir hayata adım atmaktasın..
Kalbindeki heyecana, gözlerindeki mutluluğa şahit olamak nasip değilmiş bana..
Bilirsin uzun uzun konuşmalarımı, sayfalarca yazmalarımı ama şimdi kelam kalbimden utanıyor, gurbet daha çok acıtıyor.. Tarif edemiyor hüzne bulanık sevincimi..

Herkes mutluluğu hak ediyor ama gülmek en çok sana yakışıyor ay yüzlüm.. 
Çok mutlu ol çanım benim çok mutlu ol..

Seni çok özlüyorum, Allah için çok seviyorum..


Kardeşin..

Hüzün..





Yandık, yakıldık, ama hüzünden yana asla yakınmadık.
Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz? 
Hüzün taze tutar aşk yarasını. 
Yaramdan da hoşum yarimden de!..

Şemsi Tebrizi

4 Mart 2011

Cuma'mız mübarek olsun..



ALLAHIM!!
SANA KARŞI OLAN MAHÇUBİYETİM BANA YETER. 
BAŞKASININ ÖNÜNDE BENİ MAHÇUP ETME.
BENİ SEN KALDIR Kİ KİMSELER DÜŞÜRMESIN.

Amin..
Cuma'mız mübarek olsun..
Selametle..

3 Mart 2011

Burada olabilenler el kaldırsın :)

Es selam Seyr-ü Sefam..

Kaç gündür kendimi yanlız hissediyorum, kendim yazıp kendim okuyor gibi bir hissiyattayım malum saçma dayatmalar yüzünden..
Post ekleyesim bile gelmiyor.. :(

Blogspot'a kimler sorunsuz ulaşabiliyor, kim var kim yok merak ediyorum..

Yazımı okuyabilen kardeşlerimden rica ediyorum el kaldırsınlar :)

Eski neşemizin yerine gelmesi duasıyla..
Selametle..

2 Mart 2011

Unutmuştu..





Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun? " dedi.
Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an...

~ Özdemir Asaf ~

1 Mart 2011

http://seyrusefam.wordpress.com/



Yeni bir blog sahibesi olara üzgünüm..
Sıkkınım..
Kızgınım..

Şartlar itibariyle, tedbir açısından blogumu wordpress'e kopyaladım..
Eğer ki cidden bu saçmalığı hayata geçirirlerse buradan devam edeceğim;

http://seyrusefam.wordpress.com/

Şimdilik blogspot'tayım..
Kapanmaması dileğiyle..
Selametle..