29 Aralık 2011

"BAHÇE BİZDEN BOHÇA SİZDEN"



Bir teyp kasetinden dinlemiştim. Üstad'ın tale­belerinden Hulusi Bey, besmelenin kerameti­ni şöyle anlatıyordu: Barla'da Üstad'ı ziyaret etmiştim. Yemeğe oturduk. Bize; "Kardeşim önce fiyatını vere­lim... Bismillâhirrahmânirrahîm." dedi. Tane tane ve çok içten bir besmele çekiyordu. Biz de her zaman yaptığımız ve âdet üzere söylediğimiz gibi değil de ay­nen onun insanın içine işleyen söyleyişi gibi birer bes­mele çektik. Çok az olan yemek artmıştı. 
Bismillah by sinan 212x300 Ne Güzel Kelime BismillahirrahmanirrahimAradan epeyce vakit geçtikten sonra bir gün akşam üzeri ya­nımda bulunan iki obur kimse ile birisinin ziyaretine gitmiştik. Vardığımızda sofrada idi. Önünde azıcık bir nohut yemeği vardı. Bizimkilerin dişlerinin kovuğunu zor doldururdu. Oturduk. Ben Üstad'ın besmele çeki­şini hatırlayarak 'Şimdi önce fiyatını vereceğiz.' dedim ve taklit ederek bir besmele çektim ve herkesin de ay­nen öyle yapmasını söyledim. Neticede bizim iki obur o yemeği bitiremediler. Allah, taklidimize dahi bereket ihsan etmişti.
Seneler sonra emekli olup memleketime yerleştim. Hafta sonları uygun mevsimlerde pikni­ğe gidiyor, ders yapıyorduk. Sırayla bir kişiye, 'Bahçe bizden, bohça sizden' diyorduk. Gideceğimiz bahçe bizden; ama yiyeceğimiz yemeğin bohçası da sizden demekti. Birgün bohça istememiştik. Çünkü piknik yerinde ders yaptıktan sonra bir sünnet düğününe gi­decektik. Ama o gün bütün çevre vilâyetlerden dostlar gelmişti. Düğün sahibi dört-beş kat misafirle karşıla­şınca çok şaşırdı. Ama ben yukarıda anlattıklarımı ge­lenlere iyice anlattıktan sonra dedim ki:
- Haydi bakalım bu yemeğin fiyatını aynen Üstad'ın verdiği gibi verelim... Bismillâhirrahmânirrahîm. Bütün cemaat de aynen benim söylediğim gibi tekrarlayıp besmeleyi çektiler. Onlar da yemeği bitiremediler..."
İnşallah bizler de Allah'ın verdiği nimetlere karşı, hem fikir, şükür ve zikir vazifemizi çok güzel yaparız, hem de merhum Hulusi Bey amcamızın bize Üstad'dan naklettiği gibi besmeleyi çekeriz.[1]


[1] Abdullah Aymaz “Çitlembik 2” s:63

28 Aralık 2011





 


En az senin kadar yorgun ve komiğim minnik.. 

:)

26 Aralık 2011

Tutamıyor/duk..

 
 http://img381.imageshack.us/img381/2812/lovelove121146745763112en3.gif
 
"Parmaklarımız gevşiyordu. Aşkı ve duâyı tutamıyorduk..."


Tarık Tufan

22 Aralık 2011

 https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjp7m_Es3wS77cWozrHX9fZGd6w9vevddx1kk_y13tNP-_ErSJ-YgqJsR6G4XpxS7Qa0AafNzQ9-t2Khvu_w3ZyppQGbY_tbRMTnG8ectji1CvA8hwuCMRmklj_N0zXMqHx2UFw5U1RFpQ/s1600/Break_The_Silence_by_shutterbug13.jpg
 
Kelime cömerdi, duygu cimrisi bugünün insanı.
Konuşmaya gelince açıyor ağzını, duygulanmaya gelince tutuyor kendini.
 
 
 ELİF ŞAFAK

21 Aralık 2011

...Edemem, sensiz asla edemem!





Hiç kimse demesin, “İçime şu geliyor, bu geliyor.. Şöyle bir kalbî problemim var.” 
İçine o geliyor da sen üst üste kırk gece kalkıp o iş için ağladın mı?
Başını yere koydun, alnını yaşlar içinde buldun mu?
Neden mazeret beyan ediyorsun? 

Yüreğinle Allah’a teveccüh et, yalvar yakar! 
Tut elimden Allah’ım, tut ki edemem sensiz!” de. 
 Rica ederim, onun uğrunda yüreğinizi parçalamadan yüreği parçalanmış insanlara lütfedilen şeyleri beklemeyin. 
O bazen ekstradan da lütfedebilir; ama umumiyetle aldığınız risk kadar, gösterdiğiniz gayret ve cehd kadar mükâfat vardır. 
Hele siz bir gecenize gündüz boyası çalın, o da sizin gecenizi gündüz yapsın.
Siz dünya gecelerinizi gündüz yapın, o da ahiret karanlıklarını aydınlığa tebdîl eylesin.

Allah, eşiğine baş koyan yüzleri çiğnetmez ve mahcup etmez; yeter ki siz yürekten ona yönelin ve “...Edemem, sensiz asla edemem!” deyin.

M.F.GÜLEN