12 Ağustos 2012

Alınacak Derslere Bakalım..


“Benim için temizlik, düzen çok önemli fakat kocam bunlara hiç dikkat etmiyor. Onun dağınıklığı beni çok sinir ediyor.” dedi geçenlerde sohbet ettiğimiz bir hanım. Pek çok kişinin buna benzer şikayetleri vardır.
 En çok önemsediğimiz konularla imtihandayız.

Fotoğraf: Allahım, yaptığım her duâ, Senin rahmet ettiğin, ettiğim 
her lanet'te Senin lanet ettiğin kimsenin üzerine olsun. 
Sen, dünyada ve Ahiret'te benim dostum ve velimsin; 
beni Müslüman olarak öldür ve sâlih kulların arasına ilhak buyur.Bu dünyada misafir olduğumuzu unutuyoruz çoğu kez. Sanki dünyaya sağlam bir kazık çaksak burada kalıverecekmişiz gibi davranıyoruz. İmtihandayız diyoruz ama imtihanda olduğumuzu da unutuyoruz.
Hepimiz bir soruyuz ve birbirimizin imtihanıyız. Birbirimizle kazanır birbirimizle kaybederiz. Birisi için ödülken başka birisi için ceza olabiliriz. Birisi için kolay bir soru iken başka biri için çözülmez problemizdir.

Çoğu zaman sevdiklerimizden imtihan oluruz ya da en çok değer verdiklerimizden. Annemizden, en çok üzerine düştüğümüz çocuğumuzdan, eşimizden, işimizden, övündüğümüz huyumuzdan, korkularımızdan, sağlığımızdan, en sevdiklerimizden…Tabii onlarda bizimle imtihandadır bu arada…

Dertler, sıkıntılar karşısında “Rabbim bana bunları ben üzüleyim diye değil, ders alayım, olgunlaşayım diye yaşatıyor, bu sıkıntıdan nasıl bir ders alıp kul olarak nasıl kazançlı çıkabilirim.” diye bakmak yerine çoğu zaman suçlama ve şikayet modundayız.Kim bilir hangi kötü huyumuzdan kurtulmak, kibrimizi kırmak, olmazsa olmaz zannettiklerimizi değiştirmek içindir bu yaşadıklarımız.

Bazı imtihanlarımız günahlarımızın kefaretidir. Kınamışızdır, büyük söylemişizdir, asla yapmam demişizdir, öyle başımıza gelmiştir. Bu imtihanlar bizi terbiye etmek içindir. O zaman söylenmek şikayet etmek yerine alınacak derslere bakmamız ve hatalarımızı düzeltmemiz gerek.

Ben kendi adıma böyle yapmaya çalışıyorum. Böyle yapınca da kimseyi suçlamıyorsunuz. Bir yaprak dahi Rabbimizin izni olmadan yere düşmezken yaşadıklarımız Rabbimizin izni olmadan gerçekleşebilir mi? Mümkün değil. İyilikse de kötülükse de getiren ellere takılıyoruz, göndereni unutuyoruz.

Gelen kötülükse getiren el, cezasını çekecektir ama bizi ilgilendiren tarafı bu değil, o kısım Yaradan’a havale. Bizi ilgilendiren kısmı “Rabbim benim bunu yaşamamı istedi, bir hikmeti vardır, ben bundan nasıl bir ders alabilirim?”

Bazı yaşadıklarımız şımarmış nefsimizi terbiye içindir. “Neden ben? Niye bunları yaşıyorum? diye isyan için kullanılan cümleler vardır. Bunları soru cümleleri olarak alsak ve cevapları bulmaya çalışsak imtihanı kazanmaya başlamışız demektir.

Ve en önemlisi şikayetleri ve keşkeleri çıkarmalıyız hayatımızdan. O şehre gitmen gerekiyordu, o kadınla evlenmen gerekiyordu, boşanman gerekiyordu, babanın o sözü söylemesi lazımdı, arkadaşından bunları duyman gerekiyordu, onunla orda karşılaşman lazımdı…Şartları, zamanı, insanları suçlamayı bırak. İmtihandaydın ya kazandın ya kaybettin.

İmtihan devam ediyorsa dur, nefes al ve imtihanı kaybetmemeye bak. Hem sıkıntıyı çekmek hem de şikayet ederek imtihanı kaybetmek çift kat zarardır.

Her yaşadığımız bir hikaye ve her hikayeden alınacak dersler vardır. Ders almayanlar benzer hikayeleri tekrar tekrar yaşamak zorunda kalırlar genellikle.Kaygılanmak, söylenmek, şikayet etmek imtihanı uzaklaştırmaz tam aksi artırır.

Sınandığımız konular dünyalıksa gevşemeyi, ahiret işiyse daha sıkı sarılmayı öğrenmemiz lazım. Bırakın ev biraz dağınık olsun, çocuğunuz sınavdan düşük not almış olsun, karınız sarışın olmayıversin…Takılmayın. Germeyin ve gerilmeyin. Şükür ve sabır gibi iki dosta sarılırsak hem kendimize hem başkalarına hayatı kolaylaştırmış oluruz. İmtihanı hem dünya hem ahiret için kazanmış oluruz.


Sema Maraşlı


0 YorumLarım-ız: