Sıcak ve günlerin uzunluğundan şikâyet etmeden, sadece
O (cc) istediği için oruç tutalım. Münasebetsiz, manasız, yakışıksız, söz ve
davranışlardan uzak duralım. Dilimizi Kur'an'la, zikirle, bulunduğumuz mekanı
sohbet-i Cânân'la süsleyelim. Kur'an'ı çokça okuyalım ve hayatımızın parçası
yapalım, Teheccüdü unutmayalım.
-Bir Ramazan'a daha kavuştuk; kavuşturana binlerce defa hamd olsun.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi Ramazan-ı Şerif'i "Gufranla Tüllenen
Ay" olarak tarif ediyor. Affın, mağfiretin sağanak sağanak üzerimize
boşaldığı çok özel bir zaman dilimi bu. Ramazan doğrudan doğruya Cenab-ı Hakk'a
karşı bir vazife olarak, tamamen kulluk mülahazasıyla değerlendirilmesi gereken
bir mevsim. Bu imkânı değerlendirip Cennet'e ehil hale gelmek ve Cemâlullah'la
müşerref olmak en önemli hedef olmalı. Sıcaktan, günlerin uzunluğundan şikâyet
etmeden, sadece O (c.c.) istediği için oruç tutmak gerekiyor. Allah Teâlâ orucu
nasıl tutmayı emretmişse ve O (cc) neye "oruç" diyorsa orucu öyle
tutmak gerekir. Dolayısıyla insan kendini yeme-içmeden alıkoyduğu gibi ağzını
da korumaya almalıdır. Münasebetsiz, manasız, yakışıksız, hele iftira, gıybet
gibi şeylerden mutlaka uzak tutmalıdır. Bununla da kalmayıp faydasız
konuşmalardan da kaçınmalıdır. Dilini Kur'an'la, zikirle, sohbet-i Cânân'la
süslemeli, gözlerini haramdan sakındırmalıdır.
AZ UYUMAYA, ÇOKÇA KUR'AN OKUMAYA
ALIŞALIM
Oruç nefsin terbiyesi için de çok önemli bir vesiledir. Hepimiz oruçla
kulluğumuz adına bir şeyler hedeflemeliyiz. Ramazan'ı vesile kılarak az yemeye,
az uyumaya, az konuşmaya, çokça Kur'an okumaya kendimizi alıştırmalı ve bunu
hayatımızın değişmez bir parçası haline getirmeliyiz. Bu yönüyle Ramazan iyi
bir temrinat ve riyazât ayıdır. Teheccüd de bizim çokça ihmal ettiğimiz önemli
ibadetlerdendir. Her sahurda hiç olmazsa 2 rekât teheccüd kılmayı hedeflemeli
ve otuz gün fasılasız kılacağımız teheccüdleri, Ramazan'dan sonra da devam
ettirme azmi içinde olmalıyız.
Ramazan orucu vesilesiyle, âdetleri, tiryakilikleri terk etmek ve bir
manada bağımsız yaşamak da mümkün. Bazılarımızın belki de uzun zamandır esiri
olduğu bir kısım tiryakiliklerden (sigara gibi) kurtulmanın da zamanı
gelmiştir. Sigaranın haram olduğuna dair kuvvetli içtihadlar var. En iyimser
olanlar onun harama yakın mekruh olduğunu söylüyorlar. Ama bazı tiryakiler,
maalesef orucu sigarayla açmak gibi bir hata yapıyorlar. Allah'ın bir emrini,
Allah'ın yasak ettiği bir şeyle bir araya getirmek gibi riskli davranışlar
sergiliyorlar. Bu yanlıştan da sigaradan da tamamen kurtulmaya azmetmek, oruca
ve Ramazan'a ayrı bir derinlik kazandıracaktır. Samimi bir niyetle bu
alışkanlığından kurtulmak isteyen mümine Cenab-ı Hak, Ramazan hürmetine ekstra
lütuflarda bulunabilir.
Koşup duran kudsîlerden olalım
Neslin ıslahı için oradan oraya koşup duran kudsîler vardır. Onlara Ramazan
kim bilir ne muhteşem hediyeler takdim ediyordur. Dine ve millete hizmet
yolunda sahur, iftar demeden seyr ü seferler yapan kutlular kim bilir
Ramazan'da nasıl binlerce senelik semere elde ediyorlardır. Nebiler Serveri
(sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde bu kutlulardan şöyle bahsediyor:
"Allah rızası düşüncesiyle, Müslümanlara gelmesi muhtemel tehlikeleri
savmak için Ramazan dışında bir günlük ribât, yüz yıllık oruçlu, namazlı
ibadetten daha hayırlıdır. Müslümanların selameti, huzur ve sükûnu adına,
Ramazan ayında bir günlük ribât ise Allah indinde, orucuyla namazıyla bin
yıllık ibadetten daha hayırlı, sevapça daha büyüktür. Eğer Allah o kişiyi
sağ-salim ailesine kavuşturursa, bin yıl ona bir tek günah yazılmaz, sadece
haseneleri yazılır ve kendisine kıyamete kadar ribât sevabı akıtılır."
Ribat, din ve milletin başına gelmesi muhtemel bela ve musibetler
karşısında tetikte olma, kısacası "adanmışlık" vasfını ortaya koyma
demektir. Adanmış bir insanın hedef ve gayesi uğrunda atacağı her adım ona
ribat sevabı kazandıracaktır. Ya bu sevap bir de Ramazan ayının bereketine göre
olursa!
SÜLEYMAN SARGIN
0 YorumLarım-ız:
Yorum Gönder